İşte Aykut Aydın röportajı…
***Voleybol camiasında bir çok insan seni tanıyor ama biz bir de seni senin ağzından tanıyalım. Kimdir Aykut Aydın. Voleybol serüveni nasıl nerde başlamıştır? Bize biraz kendini anlatır mısın?
1990 İzmir doğumluyum. Voleybolda çok uzun süren bir oyunculuk kariyerim olmadı açıkçası. Antrenörlük kısmı her zaman beni cezbetmişti ve sonunda altyapı antrenörümün vasıtasıyla da 2007 yılında spor okullarında altyapılarda antrenör olarak çalışmaya başladım. Sonra da zaten eğitim hayatıma da yine antrenör olabilmek adına Celal Bayar Üniversitesi Besyo bölümünde devam ettim. Her şey sıralı bir şekilde beni bu hayata itti.
Konak Belediyesi, Karşıyaka, Tevfik Fikret Lisesi Altekma, Konak Belediye Spor Kulübü, Tokat Belediye Plevne, Çanakkale Belediye, Tokat Belediye Plevne, İnegöl Belediye’de çalıştım.
2020 yılından beri de Bulgaristan ekibi Hebarvolley Pazardzhik takımında çalışıyorum. Ve şuan 4. Sezonuma giriyorum burada.
Bunların yanında 2016 ve 2017 A Milli Erkek Voleybol takımı, 2018 U20 erkek Milli Takımında çalıştım. 2019,2020 ve 2021’de Karadağ erkek milli takımı, 2020’de Bulgaristan erkek milli takımı ile VNL tecrübesi yaşadım. Görev aldım.
Bu sezon Hebar ile 4. sezonun. Orada olmak sana ne hissettiriyor?
Burası artık benim evim. Şunu çok daha net söyleyebilirim ki bir kulüpten daha fazlası benim için. Söylediğiniz gibi 4. sezonumdayım. Umarım her şey iyi gider ve daha fazla çalışma imkânım olabilir. Burayla bir bütün oldum artık.
Yeni sezonda Erkek Milli Takımımızın antrenörü Alberto Giuliani ile çalışacaksın, İstanbul’da bir araya geldiniz. İlk izlenimlerin neler?
İlk defa kendisiyle sohbet etme sansı edindim. Çok mütevazi, iletişimi yüksek ve paylaşımcı bir insan. Kendisiyle daha çok Hebarvolley hakkında konuştuk ama ara ara konuşmalarımız Türk milli takımı üzerine de oldu. Kendisinin voleybol anlayışı tamimiyle seni sahada yüksek konsantrasyonuna yöneltiyor.
Yeni sezon ve kadro yapılanması hakkında da bilgi verir misin? Bu kadro ile yeni sezonda sizi neler bekliyor.
Her sezon olduğu gibi yine bu sezon iddialı bir kadromuz var. Aksi zaten düşünülemez. Hedef yine her zamanki gibi üç kupayı kazanmak ve CEV Kupası’nda da ilerleyebildiğimiz kadar ilerlemek.
Biraz geçen sezona dönelim iyi bir kadro yapılanması vardı. İki kupa da kazandınız ama diğer senelere göre ligi domine eden bir takımdan uzaktınız. Önce lig etabından bahsedersek neden bu iniş çıkış yaşandı?
Evet geçen sene işler tam anlamıyla istediğimiz gibi gitmedi. Sezona tam başlarken birçok sakatlık yaşadık. Bunlarda biri de pasör çaprazı sakatlığıydı. Ve biz onsuz çok uzun süre oynadık. Ve bu sakatlıklar ve uyumsuzluk sezon boyunca devam etti. Evet en yüksek bütçeli ya da en sert takım olabilirsiniz kâğıtta ama takım uyumunu ve ritmini yakalayamazsınız bunların hiç bir önemi kalmıyor.
Senin için kenarda olmak böyle durumlarda nasıl oluyor. Maçın heyecanını yaşadığını çok iyi biliyorum?
Yani kenarda içeride dışarıda bunun bir farkı olmuyor. Koca sezonun emeği var ve sende o takımın parçasısın; ister istemez duygular karmaşıklaşıyor. Ama yaptığımız iş profesyonel bir iş çok fazla önceki sezonlara ya da maçlara takılmadan işimize doğru bir şekilde devam etmek gerekiyor.
Bulgaristan’a gidişine gelecek olursak bu kararı nasıl verdin?
Bu kararı almak benim için çok zor olmadı açıkçası. O transfer döneminde beklediğimi bulamamıştım Türkiye’de. Çok entresan görüşmeler gerçekleşmişti benim açımdan Türk takımlarıyla. Maalesef bazen yaptığınız işin kalitesinin karşılığını bulamadığınız günler oluyor. Sonra bir gün beni takımın eski antrenörü bir Sırp menajer aracılığıyla aradı. Antrenörün ve kulübün yaklaşım tarzı çok hoşuma gitti. İsteklerimi karşılama konusunda hiç sıkıntı çıkarmadılar. Ben de kendimi geliştirme konusunda böyle bir değişikliğe ihtiyacım olduğunu düşündüm ve evet dedim. İyi ki demişim mükemmel bir üç sezon geçirdim. İlk defa bir kulüpte aidiyet duygusu yaşıyorum diyebilirim.
Bulgaristan’daki voleybol kültürü desem, seçiminde bunun etkisi oldu mu?
Buranın eskiden gelen bir voleybol kültürü olduğunu biliyordum. Olimpiyat yarı finalleri gördüler zamanında. Özellikle 8-10 sene önceki jenerasyon çok büyük işler yapmışlardı ve Avrupa’ya da Sokolov, Kazisyki, Aleksiev, Yosifov gibi çok değerli oyuncuları göndermişlerdi. Hep duyuyorduk Balkan erkek voleybolu, balkan taktik, disiplini diye ve geldiğimde de bunu gördüm. Oyuncuların çalışkanlığı ve hiyerarşik düzene bağlılığı beni çok şaşırttı. Herkesin bir sistem bilmesi ve o sisteme bağlı kalarak disiplinli çalışmaları beni fazlasıyla mutlu etti. Çünkü ben de o sistemi öğrenip o sistemde çalışıyordum.
Bu kadar kupa bir çok tecrübeden bahsettik, bir istatistik antrenörünün başarıdaki payı nedir?
Kalitesine ve antrenörün seni nasıl kullandığına göre değişiyor. Çünkü bazen sadece basit işlerde kullanıyorlar bazen geliyor bütün işleri sen yapmak zorunda kalıyorsun. Tamamıyla bakış açısı. Eğer herhangi bir takım bana sahipse bu oran yükselebilir. Yine tekrar ediyorum bu çalıştığın baş antrenör ile alakalı. Çünkü seni ne kadar verimli kullanıyor bu önemli. Senin işine ne kadar hakim ya da senin işin baş antrenör için ne kadar önemli bunlar kıstaslar. Başari ekip işidir bunu tartışmaya gerek yok. Benim buradaki payım ise başarıya sadece verilen sınırlar doğrultusunda yardım etmek.
Alberto Giuliani ile bir araya geldiğini söylemiştik. Onunla nasıl verimli çalışacağın konusunda konuşma fırsatı buldun mu? Senden beklentisi seni kullanacağı alan ya da sen ona isteklerini anlatma fırsatı buldun mu?
Evet sezon öncesi İstanbul’da bir araya geldik. Hem bir tanışma hem de sistemle alakalı bana ne istediklerini anlattı. Kendisinin özel bir sistemi var. Bunun hakkında bir hafta gibi bir süre konuştuk ve fikir alış-verişi yaptık. Çünkü Milli takım periyodunda kulüpte olamayacağı için uzaktan koordineli halletmemiz gerekiyordu. Benim açımdan güzel ve verimli bir hafta oldu. Kendisi çok net bir insan. Yaptığımız işe fikirlere fazlasıyla değer veriyor. Aynı zamanda saygı duyuyor. Açıkçası heyecanlıyım onunla çalışacağım için. Çünkü kağıt üstünde uzun yıllar çalışıyor olsam da genç bir antrenör adayıyım. Kendime yeni tecrübeler kazandırmak ve yeni deneyimlerde bulunmak benim kariyerim için önemli.
Türkiye’deki yapıyla kıyasladığında en yakın anlayış hangi takımda burada...
Bence açık ara bu sorunun cevabı Arkas ya da Halkbank’tır. Uzaktan görülenler ya da duyumlar bu iki takımın kurumsal ve sporsal yapısı en yakını. Bir kaçında da çalıştığım için ya da yönetim yapısını bildiğim için bu soruya cevap vermek çok da zor değil. Bizim ülkede çalışmak gerçekten biraz nasıl desem bazı şeyleri görmeyip konuşmadığınız sürece problem yok ama ne zaman ki yanlış şeyleri görüp doğruları söylemeye başladığınızda işler biraz karmaşıklaşıyor.
Senin için de öyle mi oldu, o yüzden mi gittin buralardan?
Yani muhtemelen. Çünkü normal bir insan olduğum söylenemez. :)) çünkü hiç bir zaman hedefim bir kulübe gidip 10-15 yıl aynı pozisyonda hiç bir gelişim kaydetmeden kafam eğip çalışmak olmadı. Gerektiği zaman ayrıldım çok genç yaşta gerektiği zamanda bir şeyler değiştirmeye çalıştım.
Peki hedefin ne?
Bunun için süre veremem kendimi ne zaman hazır hissettiğimde yardımcı antrenörlük ya da baş antrenörlük kariyerime başlamak istiyorum. Zamanım var acele edipte yanlış kararlar almak istemiyorum. Daha önce yardımcı antrenörlük yaptım çünkü işin o kısmında tecrübesiz biri değilim. Derdim tam donanımlı bir antrenör olmak. Kendi başarılarımla bir yerlere gelmek çevresel faktörlerle değil.
Merak ettiğim daha ne kadar istatistik antrenörü olarak çalışacaksın?
Çok fazla uzun süre kalmak istemiyorum. Belki bir sene daha. Burada erkek voleybolu adına bir çok sistem öğrendim. Geçtiğimiz yaz Bulgaristan Milli takımıyla Dünya Ligi tecrübesi kazandım. Bir çok antrenörü izleme ve konuşma fırsatım oldu. Kendim adıma çok şey kazandığımı düşünüyorum. Artık bu kazandıklarımı ülkemde erkek voleyboluna aktarmak ve gördüğüm bir çok eksik noktayı değiştirmek istiyorum. Kendimi hazır hissediyorum. Bu konuda büyük bir heyecanım var. Sadece bana lazım olan doğru kurumsallığa sahip olan bir kulüp.
Türkiye’ye dönmeyi düşünüyor musun? Yoksa Bulgaristan ile devam mı? Tabii bu başka bir yurt dışı tecrübesi de olabilir?
Soruna çok net cevap verebilirim. Türkiye’de istatistiker olarak hayır. Gelecek takımın yapısı ve eğer yardımcı olarak çalışacaksam çalışacağım baş antrenöre göre değişir bu kararım.
Şu andaki işine dönecek olursak orayı yarım bırakmıştık çünkü, arka planda istatistik antrenörünün takıma faydasını konuşuyorduk... Mesela kaç saat mesai harcıyorsun ve bir istatistik antrenörünün takımın başarısında yüzde kaç pay sahibi olduğunu düşünüyorsun?
Bunun ucu açık bir soru. Bazen oluyor hiç durmuyoruz. Söyle ayırabilirim ben aslında kulüp ve milli takım diye. Eğer Milli takımda Dünya Ligi, Dünya Şampiyonası ya da Avrupa Şampiyonası’nda isen bu saat 12-16 saatten fazla oluyor. Ama kulüp takımlarında ise durum biraz farklı. Eğer çalışma disiplinin var ise antrenmanlar haricinde 6-8 saat gün içinde çalışmak çok rahat yeter.
İstatistiğe bakış açısını da soralım, Türkiye’de buna çok değer veren ve bununla çok entegreli çalışan antrenörler de var daha az çalışanlar da var. Yurt dışında nasıl bakıyorlar, Türkiye’deki tespitim doğru mu sen anlat bunu bize?
Doğru diyorsun kadın tarafında mesela çok daha fazla istatistik entegreli işler oluyor. zaten oradaki bir çok baş antrenör ve yardımcı antrenor portfoyuna baktığınızda geçmişte hep istatistiklerelerdi. Bu da doğal olarak analize önem vermelerini sağlıyor. Yurt dışında sistem antrenörlerin analiz ekipleri var. Özellikle erkek tarafına baktığınızda da Milli takımlar ya da kulüp takımlarına oyunculukta isim olmuş kişilerin gerçekten de iyi analizcilere sahip olduğunu görüyoruz. Zaten bence de asil olay bu. Özellikle sahadan gelmiş tecrübeli insanların akademi mezunları kondisyonerlerle iyi analizcilerle ve işin mental ve psikoloji kısmını bilen iyi bir antrenör grubuyla çalıştığı zaman ortaya gerçekten iyi bir ürün çıkıyor. Örnek bu yaz İtalya-Polonya ve Fransa Milli takımı gibi.
Milli takımlara girdiysek oradan devam edelim. Dünyada erkek voleybolu çok başka bir seviyede. Milli takım sezonu açıldığında hangi takım ne yapacak anlamıyorsun... Kadın tarafı daha tahmin edilebilir bir düzeyde ilerliyor. Sen bir antrenör olarak erkek voleybolunu nasıl değerlendiriyorsun?
Evet erkek voleybolunda özellikle son dönemde bir çok ülke jenerasyon değiştirdiği için finalde oynayan takımlar değişiklik gösterdi. Bu da doğal olarak bir çok yeni üst düzey çıkmasına neden oldu. Son dönemde Rusya, İtalya ve Polonya, Fransa, Arjantin, Amerika buralarda çok yeni oyuncular görüyoruz. Özellikle İtalya takımına baktığınız zaman çok genç kadro. Fransa yakaladığı başarılı jenerasyonun üzerine her yaz bir yeni oyuncu koyarak devam ediyor. Polonya Grbic’le yeni bir oluşum içinde. Arjantin çok iyi bir pasöre sahip ve entresan sonuçlar alıyor. Bizim Milli takımımız keza öyle bence çok iyi bir jenerasyonumuz var. Şuan iki oyuncumuz İtalya’da oynuyor. Bu hiç fena değil. Bence ilerleyen senelerde bu daha da aratacaktır.
Yine konuyu sen açtın. Milli takımın son senelerde gösterdiği ivme gelecek için umut veriyor mu?
Benim açımdan tabii ki veriyor. Çünkü artık erkek voleybolunda Avrupa Ligi Türkiye Erkek Milli takımı için yetmeyen bir turnuva oldu. Dünya şampiyonasında bunu gösterdik. Daha iyisi için daha ilerisi için bu umut verici. Kesinlikle çok daha iyi şeyler olabilir ve oldu. Sonunda Alberto’nun önderliğinde VNL’deyiz. Daha güzel şeyler olacak bu yaz bunun sinyallerini aldık.
Bir önceki jenerasyona kadar yurt dışını pek hayal etmiyordu sanki erkek oyuncular Arslan, şimdi Adis, Efe yavaş yavaş zincirleri kırıyorlar ve orada gördükleri kültür Türk voleyboluna çok olumlu yansıyor bence... Sen ne düşünüyordun yurt dışı görmüş bir antrenör olarak?
Tabii ki oradaki kültür sistem bizden tamamı ile farklı. Onların orada ülkemizi temsil etmesi onları takip eden menajerlerin ya da antrenörlerin ülkemize yönelmesine daha fazla neden oluyor.
Yine de makasın çok açık olduğunu düşünüyor musun, o seviyelere ulaşmak için ne yapmamız gerekiyor?
Bence o kalitede gidecek çok oyuncumuz var. Ben makasın çok açıldığını düşünmüyorum. Mesela bu senede Murat Yenipazar oynadı Polonya’da yakinen takip ettim. Güzel bir sezon geçirdi. Bizim oyuncularımızın sadece oralara yönlendirilmesi gerekiyor. Şu an bile düşündüğümde o seviyede en az 5 oyuncu görüyorum.
Milli takımlar bazında arayı kapatabilir miyiz?
Tabii ki ama bu zaman ve sabır isteyen bir süreç.
Bu süreç ama biz süreç içindeyken dünya voleybolu da durmuyor?
Haklısın dünya voleybolunda sistemler ve güç dengeleri sürekli değişiyor. Bunları hem özellikle antrenör grubu olarak hem de oyuncu gurubu olarak takip edip yenilemek gerekir ki onlarla ayni seviyede olabilelim. Bundan on ya da yirmi sene önceki oynanan voleybolla şu an oynanan voleybol arasında çok büyük fark var. Bunu sadece istatiksel anlamda söylemiyorum. Taktik, fiziksel ve mental farklılıklar çok arttı. Bunları takip edip adapte olmak bu kısımda çok önemli. Ben demiyorum tabii ki oradaki sistemi alıp buraya direk uygulayalım ama oradaki farklılıkları görüp kendi takımımıza uyarlarsak ve aynı disiplini oturtursak aynı seviyelere çok kısa zamanda çıkılacağını düşünüyorum.
Bulgar voleybolu ne durumda?
Milli takımlarında bir düşüş söz konusu. Geçtiğimiz yaz onlarla beraber Dünya Ligi’nde görev aldım. Bundan 10 seneki önceki Bulgaristan Milli takımından uzaklar açıkçası. Daha çok gençlere ağırlık verilen bir kadro kurdular. Potansiyel var açıkçası ama zamana ihtiyaçları var onlarında.
Bulgaristan Ligi ile Türkiye’yi kıyaslarsan aradaki farklar neler?
Ciddi bir bütçe farkı var. Bizim haricimizdeki takımların mütavizi bütçeleri var hep. Genellikle kendi oyuncularına yönelmiş durumda. Buradan bir çok takımın kemik yapısını genç Bulgar oyuncular oluşturuyor. Türkiye ligine baktığımız zaman 5-6 takım ciddi yatırımlar yapıyor. Hemen hemen her takımda 3 yabancı var. Buranın takımları dediğim gibi mütevazi ve genç oyunculardan oluşuyor.
5 sene sonra kendini nerede görüyorsun. Hayalin ne voleybol adına?
Açıkçası bu soruyu kendime bu ara çok sormaya başladım. Cevabım herhalde bir takımda baş antrenörlük olurdu. Takım da bana kalsın istersen :)